Page 50 - ESOGÜ HABER PDF

Basic HTML Version

Sanayi 4.0 veya dördüncü sanayi devri-
mi, ilk kez duyanların, tipik pazarlamaya
dayalı popüler sözcüklerden biri olarak
algıladığı ve belki de çok önemsemedi-
ği bir kavramdır. Bu kavram, geleneksel
sanayiyi bilgisayarlaşma yönünde teşvik
eden ve ileri teknoloji, otomasyon sis-
temleri ve veri alışverişi sağlayan sistem-
lerin gerçekleştirildiği ortamı tanımlar.
Sanayinin büründüğü bu yeni yapıdaki
amacın; uyum, kaynak verimliliği ve
ergonominin hem müşteriler hem de
iş-değer sürecinde iş ortawklarının en-
tegrasyonu olduğunu söyleyebiliriz.
Tarih boyunca üretim süreçlerini kökten
değiştiren önemli devrimlerden söz edi-
lebilir. Bunlardan;
•İlki, su ve buhar gücünün daha verimli
kullanılmasını sağlayan mekanik tezgâh-
ların 18. yüzyılın sonunda bulunmasıyla,
•İkincisi, Henry Ford’un üretim bandı
tasarımıyla 20. yüzyıl tarihini değiştir-
mesiyle,
•Üçüncüsü ise 1970’lerde üretimde me-
kanik ve elektronik teknolojilerin yerini
dijital teknolojiye bırakmasına sebep
olan programlanabilir makinelerin kul-
lanılmaya başlamasıyla olmuştur.
Ekonominin temelini insanların oluştur-
duğu açıktır. Dolayısıyla tıpkı insanlığın
gelişmesi gibi ekonominin de gelişme
içerisinde olduğunu biliyoruz. Bu geli-
şim sürecinde, dünya üzerinde meydana
gelen bilimsel, toplumsal, sosyal ve eko-
nomik gelişmeler çerçevesinde yapısal
nitelikteki dengelerde zamanla kaymalar
ve değişiklikler olmaktadır. Genellik-
le bu süreçte, ekonomideki kaynaklar
verimliliğe ve en temel arz-talep meka-
nizmalarından kaynaklanan gerekçelere
bağlı olarak, göreli olarak verimsiz sek
törlerden daha verimli sektörlere yönel-
mektedir.
Yapısal dönüşüm olarak ifade edebile-
ceğimiz bu süreçte, ekonomide üretilen
hasılanın kaynağını oluşturan ekonomik
aktivite ve burada rol oynayan faktörlerin
rolleri değişmektedir. Kuşkusuz bu du-
rum, ekonomik aktivitelerin teknolojiye
dayalı üretimi daha fazla zorunlu kıldığı
ve çok genel bir ifade ile “yükte hafif, pa-
hada ağır” ürünler üretilmesi gereksini-
mini daha da gerekli hale getirmektedir.
Bunun için; dünyanın artık Sanayi 4.0’ı
bile bir kenara bırakıp, Sanayi 5.0’dan
söz etmeye başladığı bir ortamda, bütün
ekonomik ve üretime dönük aktivitelere
başka bir gözle bakmamız gerektiği ger-
çeği yüzümüze sert bir şekilde çarpıyor.
Ekonomide Son Gelişmeler
•TCMB verilerine göre son dönemde
açıklanan veriler iktisadi faaliyetin kade-
meli bir toparlanma sergilediğine işaret
etmektedir. İç talep göreli olarak daha
zayıf seyrederken Avrupa Birliği ülkele-
rinin talebindeki artışın ihracat üzerin-
deki olumlu etkisi sürmektedir. Alınan
destekleyici teşvik ve tedbirlerin katkı-
sıyla iktisadi faaliyetteki ılımlı toparlan-
ma eğiliminin devam etmesi beklenmek-
tedir. Son aylarda yaşanan maliyet yönlü
gelişmeler ve gıda fiyatlarındaki oynak-
lık enflasyonun hızlı bir yükseliş gös-
termesine neden olmuştur. Döviz kuru
hareketlerinin gecikmeli yansımaları ve
işlenmemiş gıda fiyatlarındaki baz etki-
si nedeniyle kısa vadede enflasyondaki
belirgin yükselişin devam edebileceği
öngörülmektedir.
•Kültür ve Turizm Bakanlığınca, Emni-
yet Genel Müdürlüğünden alınan geçici
verilerle hazırlanan “Giriş-Çıkış Yapan
Ziyaretçiler, Yabancı ve Vatandaşlar” is-
tatistiklerine göre, Şubat ayında Türki-
ye’yi ziyaret eden yabancı sayısı, 2016’nın
aynı ayına göre yüzde 6,51 azalarak 1
milyon 159 bin 833 oldu. Türkiye’ye ge-
len yabancı ziyaretçi
sayısı Şubat ayında, geçen yılın aynı dö-
nemine göre yüzde 6,51 azalarak 1 mil-
yon 159 bin 833 oldu. Rusya’dan gelen
ziyaretçi sayısı ise aynı dönemde yüzde
95,58 oranında arttı.
•Kredi derecelendirme kuruluşu Mo-
ody’s, Türkiye’nin kredi notu görünümü-
nü “durağan”dan “negatif ”e indirdi, Ba1
olan kredi notunda ise değişiklik yapma-
dı.
•Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
blogu “Merkezin Güncesi”nde yer alan
analizde, “Türkiye üzerine yapılan gün-
cel çalışmalar Döviz kurundan enflas-
yona bir yılsonundaki birikimli geçişin
yüzde 15 civarında olduğu açıklandı.
Analizde kur hareketlerinin tüketim se-
petinde doğrudan ithal edilen (otomo-
bil vb.) malların fiyatlarına yansıdığı ve
Döviz kurunun üretimde kullanılan ithal
girdiler (enerji ve diğer ara malları) yo-
luyla da enflasyonu etkileyebildiği ifade
edildi.
Türkiye ekonomisinin, küresel ekono-
mide artan rekabetçi koşullara ayak uy-
durmayı başarabilmesi büyük ölçüde
çağın koşullarını yakalamaktan geçiyor.
Bunun için bilim, sanayi ve teknoloji ek-
seninde çok ciddi yapısal değişmeler ya-
ratacak adımlar atılması gerekirken, bu
her zamandan daha fazla ekonomideki
kesimlerin işbirliğini, uyumunu ve ortak
bir amaca yönelik çaba sergilemesini ge-
rektiriyor. Ancak Sanayi 5.0 kavramının
gündeme geldiği ortam, artık ekonomi-
deki kesimlerin arasına teknolojiyi tem-
silen robotların katılacağı ve bu yönüyle
uzlaşı için belki yeni şartların ortaya çı-
kacağı koşullar yaratacaktır. Dolayısıyla
bu şaşırtıcı ve heyecan verici yeni yaşam
koşulları için, dünyanın pek çok yerinde
olduğu gibi geçmişte kalan tüm unsur-
ları sadece daha iyi bir gelecek inşa ede-
bilmede bir ölçüt olarak kabul etmemiz
gerektiğini vurgulamak gerekir.
50
Ekonomik Göstergeler
Ekonomi
Yrd. Doç. Dr. Oytun Meçik