Menopoz Sonrası Dönemde Depresyon, Anksiyete ve Ölüm Korkusu

29 Aralık 2020 - Salı

Üniversitemiz Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Alaettin Ünsal’ın yazarları arasında bulunduğu “Depression, anxiety, and fear of death in postmenopausal women” başlıklı makale Menopause: The Journal of The North American Menopause Society dergisinde yayınlandı.

 

Menopozdan yaşlılığa kadar devam eden bir süreç olan postmenopozal dönemde ovarian aktivite tamamen durur ve doğurganlık sona erer. Overian hormon üretiminin azalmasıyla birlikte kadınlarda bir takım fizyolojik ve psikolojik etkiler ortaya çıkar. Menopoz sonrası dönemde depresyon, anksiyete, sinirlilik, üzücü anılar, huzursuzluk, nefret, özgüven kaybı, konsantrasyon eksikliği, hayattan keyif almama, hafıza sorunları, sebepsiz ağlama, panik veya korku ve libido kaybı gibi psikolojik değişiklikler meydana gelir. Bu dönemde meydana gelen psikolojik değişikliklerin östrojen üretimindeki azalmadan kaynaklandığı düşünülmektedir. Serotonin salgılanmasında rol oynayan serbest triptofan, kandaki östrojen seviyesi ile ilgilidir. Kandaki östrojen seviyesi düştüğünde serbest triptofan seviyesi azalır ki bu da depresyonla ilişkili serotonin seviyesinde bir azalmaya neden olur. Anksiyetenin de bu dönemde meydana gelen hormonal değişikliklerden kaynaklandığı ve vücutta bu değişikliklerin neden olduğu semptomlar olduğu düşünülmektedir. Menopoz sonrası dönemle birlikte kadınlar yaşlılığa geçiş sürecine girerler. Yaşlılığın önemli psikososyal sorunlarından biri, tüm korkuların temelini oluşturan ölüm korkusudur. Psikolojik olarak sağlık, ölüm korkusuna zemin hazırlar. Depresyon ve anksiyete gibi bazı ruhsal bozuklukların varlığı, bireyin yüksek düzeyde ölüm korkusu yaşamasına neden olabilir.

Üniversitemiz Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Alaettin Ünsal’ın da aralarında bulunduğu araştırma ekibinin Menopause dergisinde yayınlanan “Depression, anxiety, and fear of death in postmenopausal women” başlıklı makalesinde Menopoz sonrası kadınlar arasındaki depresyonun daha fazla araştırılması gereken önemli bir sağlık sorunu olduğu, depresyon ve ölüm korkusu arasında bir ilişki bulunamadığı ortaya konmuştur. Postmenopozal kadınlarda depresyon sıklığını belirlemek, ilişkili olduğu düşünülen bazı değişkenleri incelemek, anksiyete ve ölüm korkusu düzeylerini belirlemek için Mart-Eylül 2018 tarihleri arasında Sakarya'da Kadın Hastalıkları ve Doğum Polikliniğine başvuran toplam 485 postmenopozal kadın üzerinde kesitsel tipte bir araştırma gerçekleştirilmiştir.

Sakarya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden oluşan bir ekiple ortaklaşa yürütülen çalışmada depresyon düzeyini değerlendirmek için Beck Depresyon Ölçeği, anksiyetenin değerlendirilmesi için Hastane Anksiyete ve Depresyon Ölçeği, ölümle ilgili kaygının değerlendirilmesi için ise Templer Ölüm Kaygısı Ölçeği kullanılmıştır. Doğal olarak menopoz sonrası kadınlar, bir yıl önce kendiliğinden adet kanaması duranlardı. Cerrahi olarak menopoz sonrası kadınlar, tıbbi (örn: overlerle ilgili kemoterapi veya radyoterapi) veya cerrahi (örn: Histerektomi veya ooferektomi veya her ikisi) müdahale sonucunda adet görmeyenlerdi. Çalışma grubundaki hedef popülasyon için seçim kriteri, doğal veya cerrahi olarak postmenopozal olan kadınlardı.

Prof. Dr. Alaettin Ünsal ve ekibinin yaptığı araştırmada katılımcıların yaşları 35-78 arasında değişmekte olup, ortalama 56,33 ± 7,34 yıl idi. Dul olmak veya eşinden ayrı olmak (OR: 3.478), alkol tüketimi (OR: 11.772), sürekli ilaç gerektiren herhangi bir hastalık öyküsü (OR: 3.579), herhangi bir fiziksel engelin varlığı (OR: 2.242), hekim tanılı herhangi bir ruhsal bozukluk öyküsü (OR: 4.213) ve 4 veya daha fazla yaşayan çocuk sayısı (OR: 4.174) postmenopozal depresyon için önemli risk faktörleri olarak bulundu. Depresyon ölçeği ile anksiyete ölçeğinden alınan puanlar arasında orta düzeyde pozitif bir ilişki bulunmuştur (r=0.467; p=0.001). Depresyonu olan ve olmayan katılımcılar arasında ölüm korkusu açısından fark bulunamamıştır.

Prof. Dr. Alaettin Ünsal ve ekibinin çalışmasına göre menopoz sonrası kadınlar arasındaki depresyon, daha fazla araştırılması gereken önemli bir sağlık sorunudur. Menopoz sonrası depresyon için önemli risk faktörleri arasında dul veya eşinden ayrı olmak, alkol tüketimi, sürekli ilaç tedavisi gerektiren herhangi bir hastalık öyküsünün olması, herhangi bir fiziksel engelin varlığı, hekim tanılı herhangi bir ruhsal bozukluk öyküsü ve 4 veya daha fazla yaşayan çocuk sayısı olduğu saptanmıştır. Depresyon ve ölüm korkusu arasında bir ilişki bulunamamıştır. Çalışma farkındalık artırıcı çalışmalar yapmanın, menopoz sonrası kadınlara erken teşhis yapmanın ve menopoz sonrası kadınlara psikolojik danışmanlık hizmeti vermenin faydalı olacağını göstermektedir.

 

Makaleye erişim için:  Menopause: The Journal of The North American Menopause Society 2020 

İletişim için E-posta: basinhalk@ogu.edu.tr
ESOGÜ Gündem play

ESOGÜ Gündem

5 Nisan 2024

Ramazan Bayramı'nın Önemi | İlahiyat Fakültesi Dekan Yrd. Dr. Öğr. Üyesi Yılmaz Arı